Yield Farming, Likidite Madenciliği ve Staking Nedir? Riskleri Nelerdir?

Kavram rehberi:

  1. Staking: Bir kripto para zincirinin operasyonlarını desteklemek için kripto paralarınızı cüzdanınızda belirli süre kilitleyip harcamadan veya transfer etmeden tutma işlemidir. Kilitlediğiniz bu kripto paralardan, kilitlediğiniz süre boyunca belirli oranlarda ödül kripto para kazanırsınız.
  2. Yield Farming (Likidite Madenciliği): Kripto para ekosisteminde yüksek getiri veya ödül elde etmek için kripto para stake etme veya ödünç verme işlemine deniyor.
  3. Likidite: Bir varlığın belirli bir piyasada sabit bir fiyattan ne kadar kolay satın alınabileceğini veya satılabileceğini ifade eder. Bir borsadan, istediğiniz varlığı talep ettiğiniz fiyata mümkün olan en yakın zamanda ne kadar çabuk satabilirseniz, o borsanın o kadar likiditesi olduğu kabul edilir.
  4. Otomatik Piyasa Yapıcısı (Autonomous Market Maker)-(AMM): Otomatik algoritmik işlemler yoluyla belli bir piyasaya likidite sağlayan protokoldür. Merkeziyetsiz kripto para borsalarında otomatik piyasa yapıcıları tokenların likidite havuzunu oluşturan akıllı sözleşmeleri temsil eder.
  5. Impermanent Loss: Protokole kilitlenen tokenin güncel fiyatıyla, stake havuzuna yatırıldığı esnadaki fiyat farkına denir.
  6. Mevduat: Faiz karşılığında ve belli bir süre sonunda ya da istenildiğinde geri alınmak koşuluyla yatırılan para.
  7. Rug Pull: “Rug Pull, Türkçeye çevirdiğimizde “altından halıyı çekme” anlamına gelen bir dolandırıcılık yöntemi.Sahtekâr kripto para geliştiricilerinin projelerinin değerini yükselttikten sonra, alım satım işlemlerine son verip elde ettikleri parayla kaçtığı dolandırıcılık yöntemi “rug pull” olarak adlandırılıyor. Bu yöntemle merkeziyetsiz finans projesi likiditesiz bırakılıyor ve proje ekibi yatırımcılara ait fonlarla kayıplara karışıyor.
  8. PoolLikidite havuzu, merkeziyetsiz borsada bulunan tokenler için likidite sağlamak amacıyla belli bir varlığın kilitlenmesini sağlayan akıllı sözleşmeye denir. Akıllı sözleşmeye token sağlayan kullanıcılar da likidite sağlayıcıları olarak adlandırılırlar.
  9. LP (Liquidity Provider Token)-Likidite Sağlayıcı Token: Likidite sağlayıcı tokenleri veya LP tokenleri, otomatik piyasa yapıcı (AMM) protokolü üzerinde çalışan merkezi olmayan bir borsada (DEX) likidite sağlayıcılarına verilen tokenlerdir. Uniswap, Sushi ve PancakeSwap, LP tokenlerini likidite sağlayıcılarına dağıtan popüler DEX’lerin bazı örnekleridir.
  10. APY: Yıllık yüzdelik getiri olarak adlandırılır ve sağlanan likiditeye karşılık elde edilecek bileşik getiri için kazanç oranını ifade eder.

Yield Farming nedir?

Yield Farming, kripto para ekosisteminde yüksek getiri veya ödül elde etmek için kripto para stake etme veya ödünç verme işlemine denir.

Mevcut finansal sistem üzerinden bir yorum yapacak olursak; kripto varlıklarda mevduat sahiplerinin ellerinde tuttukları varlıklardan gelir elde edebilmeleri adına borsa işlemlerine likidite sağlayarak gelir elde edebilmelerini sağlayan işleme Yield Farming denir. Bu klasik finans sisteminde mevduat faizi ile benzer özellikler gösterse de kendine has riskleri ve çalışma mantığı sebebiyle mevduat faizinden ayrılır. Mevduat faizinde banka, fonları yatırımcılardan toplarken burada DeFi havuzlarına likidite sağlanır.

Bankalar topladığı bu mevduatları kendi faaliyetlerinde kullanıp kârının bir kısmını kendisine para verenlere dağıtırken, DeFi için likidite sağlayan yatırımcılar da benzer şekilde DeFi AMM faaliyetlerinden elde edilen kârın bir kısmını kazanç olarak alırlar.

“Basit mantıkla baktığınız zaman; bankanıza mevduat hesabınızdaki paranızı diğer müşterilerin kullanımına sunması ve bunun karşılığında size kâr payı ödemesi için ödünç veriyorsunuz.” Yani vadeli mevduat hesabına yatırdığınız ve faiz geliri elde ettiğiniz hesaplardan herhangi bir farkı yok ancak yukarıda belirttiğimiz gibi, volatilitenin yüksek olduğu (piyasa düşüşlerinde) zamanlarda impermanent loss sebebiyle geçici olarak yüksek zararlar oluşabilir. Kısaca klasik bankacılıktaki mevduat hesaplarında her zaman kâr elde edildiği halde yield farmingde hem kâr hem zarar ihtimali mevcuttur. Fakat burada zarar usd bazında olur ama kâr kripto para adeti bazındadır.

Staking ve Likidite Madenciliği

Likidite havuzlarının ve likidite madenciliğinin nasıl çalıştığını incelemeden önce, bunların “Stake” kavramından ne kadar farklı olduklarını açıklığa kavuşturmak önemlidir. Bu terimler genellikle birbirleriyle karıştırılır, ancak her biri tamamen farklı alanlarla ilgilidir. “Stake” terimi, madencilik süreçleri için “Proof of Stake” konsensüs mekanizmalarını geliştiren merkezi olmayan protokollerle birlikte kullanılıyor. Geçtiğimiz günlerde, Ethereum da merge güncellemesi ile bu mekanizmaya geçmiştir. Bir blokzincirine dayanan merkezi olmayan uygulamalara sahip konsensüs mekanizmalarının amacı, işlemleri bloklara ekleyecek, ardından bunları blokzincirine ekleyecek ve ardından karşılık gelen ödülleri alacak madencileri verimli bir şekilde seçerek ağı güvence altına almaktır. “Proof of Work” gibi “Proof of Stake” veya daha yaygın olarak bilinen “Delegated Proof of Stake”, madencileri güvenli bir şekilde seçmek için farklı yöntemler sunan farklı türde mutabakat mekanizmalarıdır. “Proof of Stake” açısından, madencilerin belirli bir miktarda platform tokenini taahhüt etmesi gerekiyor. Bu mekanizma; bir madencinin projede sahip olduğu hisseyi (yani, bir protokolde taahhüt ettiği daha fazla tokeni), kötü niyetli davranması durumunda kaybedeceğinden dolayı, kötü niyetli davranmaması gerektiğine dayanmaktadır.

Dolayısıyla, “Stake etme” terimi, konsensüs mekanizmasına dahil olmanın ilk şartı olan bir madenci tarafından protokole tokenlerin taahhüt edilmesini ifade eder. “Likidite Madenciliği” terimi, bu durumla hiçbir ilgisi olmayan ve madencilik sürecini ifade ettiğinden oldukça karmaşıktır.

Konsept benzer olduğu için “madencilik” referansı eklenmiştir. Aşağıda daha detaylı anlatacağımız “Likidite Sağlayıcı” da protokolde tokeni ancak farklı bir amaç için taahhüt edecektir.

Likidite Havuzları

Bir likidite havuzunun amacı, “Likidite Sağlayıcıların” bir veya birkaç tokeni taahhüt edebileceği ve “Trader’ların” bu tokenleri kullanabilmesi için bir kasa görevi görmektir. Likidite havuzları, takas, borç verme, borçlanma, türev ürünler ve sigorta gibi çok farklı nedenlerle DeFi’de kullanılmaktadır. Bu likidite havuzları aracılığıyla geleneksel finansın tüm hizmetleri aracısız olarak sunulabilmektedir.

Uygulamada, bir likidite havuzu aslında yalnızca Ethereum, Solana veya Terra gibi merkezi olmayan bir blokzincirinde barındırılan akıllı bir sözleşmedir. Bu blokzincirler herkese açık olduğundan, bir Web3 cüzdanında (örneğin Metamask) işlem yapan herkes, token yatırmak veya havuz tarafından sağlanan hizmeti kullanmak için likidite havuzuna cüzdanını bağlayabilir. Herkes likidite sağlayıcısı veya trader olabilir ve bir aracı olmadan doğrudan birbirleriyle etkileşime girebilir.

Şekil 1. Ethereum’daki DeFi DApp’ler

Şimdi, Şekil 1‘de gösterilen likidite havuzunun, yatırımcıların, likidite sağlayıcıları tarafından havuzda taahhüt edilen tüm tokenleri değiştirmek (veya onları “takas” etmek) için kullanmalarına nasıl izin verdiğini açıklayacağız. Bir likidite havuzunun USDC ve USDT’ye ayrıldığını varsayalım. Likidite sağlayıcısı, havuza her iki tokenden aynı miktarda yatıracaktır. Karşılığında, havuzdaki payına karşılık gelen bir “Likidite Sağlayıcı Simgesi” veya “LP Simgesi” alacak. Havuz 100 USDC/100 USDT içeriyorsa ve likidite sağlayıcı 10 USDC/10 USDT yatırırsa, havuzun yüzde 10’unu elinde tutacak ve ilgili likidite havuzunun tokeni olan “t” tokenini alacaktır. “Başka bir deyişle, likidite sağlayıcının aldığı bu likidite havuzu tokeni, havuza yatırdığı paranın kanıtıdır. Likidite sağlayıcının, tokenleri herhangi bir noktada geri çekmek için bu kanıta ihtiyacı olacaktır.”

Şekil 2. Likidite Havuzu Akışları

Şekil 2, bir likidite havuzunun nasıl çalıştığını açıklamaktadır.

Yatırımcı, USDT’yi USDC’ye çevirmek için havuzu kullanacak veya bunun tersini yapacak ve bu hizmet için küçük bir ücret ödeyecektir. Ücret, havuzdaki payı oranında likidite sağlayıcıya neredeyse tamamen iade edilir. Bu nedenle likidite havuz tokenlerinin önemli olduğunu söyleyebiliriz. Likidite sağlayıcı USDT ve USDC’sini geri çekmek istediğinde, likidite havuz tokenini taahhüdün kanıtı olarak protokole geri gönderecektir. Ek ödüller elde etmek için bu likidite havuz tokenini diğer protokollerde kullanmak da mümkündür. Buna da “Yield farming” denir.

Likidite Madenciliği ile Staking ve Yield Farming Arasındaki Temel farklar:

  1. Mutlaka bir madenci olmaması,
  2. Birkaç tokeni taahhüt edebiliyor olması,
  3. Protokolün kendi tokeni olmayabilir,
  4. Likidite havuzunda olması,
  5. Fee ücretlerini alabilmesi

Merkezi Olmayan Finansta (DeFi) Risk Değerlendirmesi

Daha önce de belirtildiği gibi, blokzincirler akıllı sözleşmeler içeren protokollerdir. Bu akıllı sözleşmeler, yatırımcılar için likidite oluşturmak ve likidite sağlayıcıları için getiri sağlamak amacıyla tokenlerin yatırıldığı likidite havuzları yaratıyor.

Yani dört farklı katman var (blokzinciri, protokol, havuz, token), her biri kendi risklerini içerir.

A. Blokzinciri Riskleri

Blokzincirine dayanan merkezi olmayan bir ağın karşılaştığı riskleri ayrıntılı olarak bir çırpıda açıklamak pek mümkün değil. Genel fikir, ağın bir veri tabanı olarak blokzincirinin, ağın üyeleri arasında gerçekleştirilen işlemlerin belirli bir sırayla eklenmesini ve bu sıranın değiştirilemeyeceğini sağlaması gerektiğidir. Bir blokzincirinin bloklarının her biri, bir Bitcoin’in çifte harcanmasını (double spending) önleyen tüm işlemleri zaman damgalamak (timestamp) için kullanılır. “Çifte harcama” saldırısı, merkezi olmayan bir ağdaki en yaygın saldırılardan biridir ve çözülmesi en zor olanlardan biridir.

B. Protokol, Likidite Havuzu, Token Riskleri

Protokoller, bir blokzincirinin bloklarında saklanan ve işlemler yoluyla eyleme geçirilen, durum makineleri (yani programlar) tarafından temsil edilebilen akıllı sözleşmelerdir. DeFi’de, bu akıllı sözleşmelerin çoğu, tek bir başarısızlık noktası olarak kabul edilebilecek likidite havuzları yaratır ve tüm tokenler gerçekten de bu açık kaynak programlarında kilitlenir. Akıllı sözleşmeler kriptografik olarak korunsa da, hackerların bu akıllı sözleşmelerde ihlaller bulduğunu ve bir havuzun tokenlerini çalmak için bunları kötü niyetli kullanmaları yaygındır. DeFi ortaya çıktığından beri bu saldırılar hep vardı ve hâlen bu olayları görüyoruz. Bu nedenle DeFi’ye yatırım yapmak, kullanılacak protokollerin çok dikkatli bir şekilde seçilmesini gerektirir. Yatırım stratejisi ayrıca, her bir protokolün riskine göre riski mümkün olduğunca dağıtacak şekilde yapılmalıdır.

Tokenlerin de başarısız olabileceğini unutmamak gerekir. Örneğin, bazı stabil kripto para türleri diğerlerinden daha riskli olarak kabul edilir. Özellikle algoritmik stabil kripto paraları bu grupta ele alınabilir. Bunun en güzel örneğini Luna vakasında Luna ekosisteminin algoritmik stabil kripto parası olan UST’nin deppeg olduğunda gördük ve yaşadık. Yatırım stratejisini belirlerken bu risk de dikkate alınmalıdır.

Başarısızlığın farklı şekillerde olabileceğini unutmamamız gerekiyor. Bir protokolün hacklenmesi, üzerinde bulunduğu blokzincirinden ziyade çoğunlukla likidite havuzunda bulunan tokenleri etkiler. Başka bir deyişle, tokenler çalınacak, yani hackerlara ait herkes tarafından görülebilen bir adrese transfer edilecek. Bununla birlikte, bu tokenleri oluşturan akıllı sözleşmenin kodu çok nadiren etkilenecektir. Ancak bir protokolün hacklenmesi, özellikle “Yield Farming” nedeniyle diğer protokolleri de etkileyebilir..

C. Yield Farming Riskleri

“Yield Farming”, verilen tokenin getirisini artırmak için farklı protokollerin kullanılması anlamına gelir. “Yield Farming stratejileri” hakkında konuşulan ve yazılan şeyler çok yaygın. Örneğin, basit bir strateji, teminat olarak Compound.finance’e Wrapped Bitcoin yatırmak ve daha sonra Uniswap’a yatırılacak olan stabil kripto paraları ödünç almak olabilir ve bunun için muhtemelen Beefy.finance’de veya Autofarm’da optimize edilecek bir LP tokeni alacaksınız. Başka bir deyişle, Uniswap ve Beefy’de ödüller üretirken Bitcoin’in fiyat değişikliğinden etkileneceksiniz. Bu örnek Yield Farming, stratejisinin çok basit bir örneğidir ve çok daha karmaşık hale getirilebilir veya kaldıraçlı işlem şeklinde de yapılabilir.

Yield Farming nerede yapılabilir?

Yield Farming başta AAVE, Uniswap, Curve DAO gibi platformlar olmak üzere birçok protokolde yapılabilmektedir.

Yield Farming nasıl çalışır?

  • Herhangi bir likidite havuzuna token kilitlenir.
  • Kullanıcılar genelde kilitlemek için stabil kripto paraları tercih ediyor. Örneğin; USDT, USDC, DAI, vb.
  • Token kilitleme işleminden sonra kullanıcı likidite sağlayıcısına dönüşür.
  • Kilitlenen tokenlar karşılığında kullanıcıya oransal olarak ödül verilir.
  • Verilen ödüller tekrar likidite havuzuna kilitlenebilir. Deneyimli kullanıcılar, kilitledikleri tokenları farklı likidite havuzlarına taşıyarak gelirlerini yükseltmeyi deneyebilirler.
  • Ödüller, yatırılan token miktarına veya işlem yapılan platforma göre değişiklik gösterebilir.

Yield Farming Yaparken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Başlangıçta daha stabil ve yatırımcılar tarafından iyi bilinen USDT, USDC gibi para birimleri üzerinden gerçekleşen işlemler zamanla Ethereum zinciri üzerinde oluşan projelerin de devreye girmesi ile başka işlem çiftleri için de yapılmaya başlandı. Bu durum tabii ki projeler arasındaki likidite rekabetini arttırarak zamanla daha yüksek getiri alternatifleri sunan projelerin yatırımcıları tarafından tercih edilmeye başlandı.

Bir Yield Farming yatırımcısının bakması gereken üç konu vardır ;

  1. Projeyi tanımak;
  2. APY değerlendirmesi yapmak;
  3. Token Ekonomisini anlamak.

Projenin Yield Farming dışında da yatırım için mantıklı olup olmadığını değerlendirmemiz gerekir, zira yatırıma konu varlıkların ait olduğu temel, sağlam değilse diğer işlem çifti olan ana kripto varlıkların değerlerindeki dönemsel oynaklık impermanent loss’u daha ciddi boyutlara getirecektir. Daha da kötüsü Rug Pull riski daha da artacak ve yatırımcılar yüksek kazanç ararken telafisi olmayan çok büyük zarar edecektir.. APY oranları sizi manipüle etmemeli zira projenin ulaşmak istediği hedefler net değilse, proje ekibinin tecrübesi vb. detaylar sizi tatmin etmediği durumlarda bu projelerin Yield Farming kısmına da yatırım yapmamanız sizin için daha iyi sonuçlar doğuracaktır.

Kaynakça

  1. [2205.14699] Managing Risk in DeFi Portfolios
  2. (PDF) TRANSITIONS AND CONCEPTS WITHIN DECENTRALIZED FINANCE (DEFI) SPACE
  3. INVESTMENT MODELS ON CENTRALIZED AND DECENTRALIZED CRYPTOCURRENCY MARKETS
  4. Token-Based Insurance Solutions on Blockchain | SpringerLink
  5. Decentralized Finance (DeFi): An Emergent Alternative Financial Architecture
  6. https://ieeexplore.ieee.org/abstract/document/9805523/metrics#metrics