Bir ‘metaverse’ lafı dolaşıp duruyor. Lafı diyorum çünkü bugünlerde (2023 yılı) henüz laftan öteye geçmiş değil.
Söz konusu kavramla ilgili bir şeyler araştırıp öğrenenler vardır. Bilmeyenler için kendimce izah etmeye çalışayım. Facebook’un CEO’su Mark Zuckerberg tarafından bir sunum yapıldı ve bir proje tanıtıldı. Gezinebileceğiniz, iş kurabileceğiniz, eğitim verebileceğiniz, kısacası bir yaşam alanı oluşturabileceğiniz sanal bir evren oluşturmaya çalıştıklarını ifade etti.
Mark Zuckerberg’in anlattığı tamamen yeni bir teknoloji değil aslında. Daha önce var olan ve geliştirilmeye çalışılan bir teknoloji söz konusu. Bu teknolojinin birçok bileşeni var. Her bir bileşen aslında daha önce icat edildi, kullanıldığı yerler var, son kullanıcıya ulaşanlar var, ulaşmayanlar da var.
Biraz daha konuyu açalım öyleyse.
Öncelikle sanal evren denilen şey dijital ortamda inşa edilmiş bir ortamı ifade ediyor. Bu sanal evren bizim dünyamızın kopyası olabilir ki buna dijitalleştirme diyebiliriz. Google Street View ve Google Earth birer dijitalleştirme projesi ve bugün birçok yer dijitalleştirilmiş durumda. Masanızdan kalkmadan tarihi yerleri gezebilir, gece gündüz saatin kaç olduğuna bakmaksızın binlerce kilometre uzaktaki şehirlerin sokaklarında gezinebilirsiniz. Tabi bu görüntüler genellikle belirli bir tarihte çekilmiş görüntülerden ibaret ve durağan görüntüler. Aslında fotoğraflardan oluşuyor. İki boyutlu fotoğraftan farkı şudur ki ne tarafa bakacağınıza siz karar veriyorsunuz. Başınızı kaldırıp gökyüzüne de bakabilirsiniz, üzerinde yürüdüğünüz asfalta da bakabilirsiniz.
Bu şekilde bilgisayar animasyonu olarak oluşturulmuş dünyalar da var elbette. En meşhurları Second Life. Bir sosyalleşme, oyun ve eğlence ortamı gibi kurgulanan Second Life’ın zaman zaman farklı amaçlarla kullanıldığını da gördük, mahkeme salonlarına yansıyan ilişkilerle de gündeme geldi. Bir avatara bürünüp sanal bir ortamda gerçek zamanlı olarak insanların birbirleri ile tanışmaları, alışveriş yapmaları, sosyal ilişki yaşamaları anlamındaki sanal dünya(lar) da halihazırda varlar ve bir süredir belirli kişiler tarafından kullanılıyorlar.
Konunun bir diğer bileşeni ise sanal gerçeklik. Yukarıda sözünü ettiğimiz teknolojiler yine de iki boyutlu ekranlar üzerinden dahil olduğumuz dünyaları ifade ediyor. Oysa giyilebilir teknolojiler sayesinde bir sanal gerçeklik gözlüğü veya kaskı takarak bizzat o dünyanın içindeymiş gibi gezinme imkânına kavuşabilirsiniz. Özel bir gözlük ve bileklikle oynanan bu tür oyunlar da mevcut.
Bu sanal gerçeklik gözlükleri belirli bir dönem popüler olduktan sonra kısa sürede gündemden düştüler ve yeterince de yaygınlaş(a)madılar. Giyilebilir teknolojilerden bileklik ve saatler büyük ölçüde tuttu ve yaygınlaştı ama gözlükler aynı popülariteyi yakalayamadı. Çünkü ağır bir şeyi kafamızda taşımak çok pratik de değil, uzun süre kullanınca baş ağrısı baş dönmesi gibi etkileri de var. Sadece eğlence maksatlı bile tutulduğu söylenemez. VR gözlüklerinin neden tutmadığı ve tutmayacağı ile ilgili çok daha detaylı analizler yapanlar oldu.
Sanal gerçeklik gözlüklerinin bir diğer eksik tarafı aslında fiziksel dünyada olduğunuz halde gözünüze taktığınız bir gözlüğün sizi fiziksel dünyadan kopartmış olmasıdır. Oyun maksadıyla böyle bir gözlük taktığınızı düşünün. Evin içinde deli gibi hareketler yapıyorsunuz, bir yerlere çarptığınız durumlar olabilir. Gözünüzde bu gözlük ve kulaklığınızla oyuna tam konsantre olmuşken birisi odaya girip size dokunsa neler olur bir düşünün. Uygulamada çok pratik ve eğlenceli olamadılar (henüz).
Bir de artırılmış gerçeklik teknolojisi var ki yukarıda sözünü ettiğimiz sanal gerçekliği fiziksel dünya ile birleştiriyor. Bunu da herhangi bir cep telefonu ve tablette deneyebileceğiniz gibi özel geliştirilmiş gözlük ve kasklarla kullanabiliyorsunuz. Artırılmış gerçekliği kullanarak, evinize bir kanepe almadan önce almayı düşündüğünüz kanepeyi evinizde yerleştirmeyi düşündüğünüz köşede sanal olarak görebilirsiniz. Bir oto tamircisi bu gözlüklerle arızalı bölgelere bakarken ilgili parçaların parça numaralarını görebilir. Futuristik ortamlarda birçok şey konuşuldu, konsept tasarımlar yapıldı ama bu da (henüz) pratik uygulamaya geç(e)medi.
Hologram
Metaverse söz konusu olduğunda unutulmaması gereken bir teknoloji de hologram. Ortamda 3 boyutlu (3B) görüntü oluşturmaya yarayan hologram teknolojisi sayesinde kişilerin veya nesnelerin 3B görüntülerini bir masa etrafında, bir ofiste, bir stüdyoda görüntülemek mümkün oluyor.
Metaverse denilen sanal dünyalar ile gerçek dünyayı bir araya getirebilecek olan bu teknoloji ile neler yapılabileceği biraz hayal gücü biraz da alandaki teknolojik gelişmelerle ortaya çıkacaktır.
Heyecan Veren Teknolojiler
Bütün bu teknolojileri bir araya getiren, birlikte kullanan sistemler heyecan uyandırıcı şekilde anlatılabilir. Uzun yolculuklara ihtiyaç duymadan ve risk almadan turistik geziler yapılabilir. Dijitalleştirilmiş replikasyonları çıkartılarak Everest dağı, yeraltı mağaraları, vahşi hayvanların yaşadığı ormanlar, hatta Ay ve Güneş herkesin ziyaret edeceği yerler haline gelebilir.
Çalışma odanızın penceresinden nereyi görmek istiyorsanız orayı görecek şekilde bir ortam oluşturabilirsiniz.
Giyilebilir teknolojiler sayesinde (gözlük, bileklik, kask, kıyafetler) sanal oyunlar veya sanal geziler, ortamı bütün boyutları ile hissedeceğiniz hale gelebilir. Giyilebilir teknolojiler sanal ortamda yürürken sanal bir nesneye çarptığınızı hissetme veya dokunduğunuz sanal yüzeyi algılama gibi kabiliyetler kazandırabilir.
Bütün bunlar gerçek dünyada kolaylık ve fayda sağlayacak hale de gelebilir. Okullarda deneyler risk taşımadan yapılabilir ve böylece eğitim daha eğlenceli ve etkili kılınabilir.
Nesne tasarımları ve moda tasarımları önce sanal ortamda yapılıp daha kolay ve masrafsız şekilde demolar gerçekleştirilebilir. Bir kıyafet almadan önce sonsuz sayıda deneme yapıp tam size yakışanı seçebilirsiniz.
Arkadaşlarınızla sanal ortamda buluşup 3B avatarları sayesinde gerçek buluşma havasında sohbet edebilirsiniz. Evet, bütün bunlar heyecan verici gelişmeler gibi görünüyor.
Dünyamızın İhtiyacı
Yapay zekâ, web 3.0, Sanayi 4.0, blockchain, otonom araçlar gibi kavramlar ve teknolojiler geliştikçe insanlık daha çok teknolojiye bağımlı hale geliyor. Her geçen gün enerji ihtiyacı artıyor. Bir taraftan yenilenebilir enerjiye daha çok yatırım yapılıyor olsa da bu durum enerjiye bağımlılığımızın artacağı gerçeğini değiştirmiyor.
Yenilenebilir enerjilerle bile olsa enerji tüketimi arttıkça dünyanın sahip olduğu kaynakları tüketmeye devam edeceğimiz ortadadır. Ekonominin büyütülmeye çalışılması, her şeyi sanallaştırma ve insanları teknolojiye ve dolaylı olarak enerjiye bağımlı hale getirme sonucunu doğuruyor.
Geleceğin nasıl şekilleneceği kehanetinden çok kendi kişisel düşüncemi ortaya koyabilirim. Daha çok tüketim, daha çok üretim, daha çok enerji sarmalını kıramazsak dünyayı tüketmeye devam edeceğiz.
Yukarıda sözünü ettiğimiz yeni teknolojiler ve metaverse gibi ortamların gelişmesi ile insanların daha az seyahat edecekleri, sanal toplantı ve sanal gezileri tercih edeceklerini iddia edenler de böylece daha az enerji harcanacağı için çevrenin daha çok korunacağını ifade ediyorlar.
Diğer yandan özellikle bitcoin madenciliğinin çok fazla elektrik enerjisi tükettiğini ve işlemci gücüne dayalı bu madenciliğin değiştirilmesi gerektiğine yönelik teklifler de var.
Yukarıdaki iddiaların hangisinin daha haklı olup olmadığı alternatif teknolojilerin ne olabileceği ile ilgili daha teknik çalışmalar yapılmalıdır. Dünyamızın kaynaklarını daha verimli kullanmayı ve doğayı daha az tahrip etmeyi önemseyerek yeni teknolojiler geliştirmek gerektiği ortadadır.
Tutar mı, Tutmaz mı?
Bu yazının amacına dönersek metaverse tutar mı? Beklendiği gibi hızlı bir gelişim olur mu? Her alanda kullanılır mı?
Son yıllarda yaşadığımız tecrübeler bu konuda bize yol gösterebilir. Görüntülü görüşmelere, online toplantılara, online eğitimlere imkân tanıyan teknolojiler ve altyapılar uzun yıllardan beri var idi. Yine öyle hatırlıyorum ki fütüristler online toplantı imkânlarının gelişmesi ile insanların seyahatlerinin ve uzak yerlerdeki toplantılara katılımlarının azalacağını ve bunun da çevrenin korunmasına katkı sağlayacağını öngörüyorlardı.
Yıllarca online toplantılar ve online eğitimler küçük bir grubun dışında rağbet görmedi.
Ne zaman ki 2019 yılının sonunda Covid-19 pandemisi patlak verdi ve neredeyse bütün dünya zorunlu olarak evde kalmaya mecbur kaldı işte o zaman online toplantılar ve online eğitim patlama düzeyinde bir artış sağladı.
Metaverse denilen teknolojinin ve bu tür ortamların yaygınlaşması ise iki şeye bağlıdır. Birincisi internet hızının artması ve yaygınlaşması. İkincisi de benzer şekilde insanları evde kalmaya mecbur edecek gelişmelerin yaşanması.
İnternet bağlantılarında 5G etkinleşmeye başladı. Starlink uydu interneti bütün dünyaya yayılmaya başladı. Bu gelişmelere bakarak internet hızlarının artacağı ve bütün dünyada gelişeceğini öngörebiliriz. Yine de insanlar zorunlu bir engelle karşılaşmadıkça yoğun ve yaygın kitlelerin metaverse denilen ortamlara girebileceğini veya hayatın orada şekilleneceğini öngöremiyorum.
E-kitap basılı kitabın yerini nasıl tutmadıysa, online eğitim yüz yüze eğitimin yerini tamamen tutmadıysa metaverse de gerçek dünyanın yerini tut(a)maz. Gerçek dünya (dışarıdaki fiziksel ortam) tehlikeli veya yasak olmadıkça sanal ortam tercih edilmez. Ancak eğlence ve oyun ortamı olarak metaverse ve sanal ortamların ilgi göreceğini varsayabiliriz.
Bir diğer önemli konu kripto paralarla metaverse ilişkisi olabilir. Eğer metaverse denilen ortamlar para kazanılabilen yerler olarak tasarlanırsa ilgili ilgisiz herkesin girmesi ile hızla tutulup gelişebilir. Nitekim hiç bitcoini kullanma niyeti olmayan, bitcoin teknolojisi hakkında en ufak bir fikri bile olmayan milyonlarca kişinin kısa yoldan zengin olmak hevesiyle bitcoin alması ve satması ile kripto para dünyasında oluşan hareketlilik buna örnek gösterilebilir.
Tutup tutmayacağı ile ilgili kehaneti bir yana bırakırsak bu yeni teknolojinin heyecan verici gelişmeleri beraberinde getireceğini söyleyebiliriz. Yaşayıp göreceğiz.
NOT: Bu yazı, bir deneme yazısı olarak 2021 yılında yazılmıştır. Konuyla ilgili içerikler yazıldığı dönemden alınmıştır.