Enflasyon Nedir? Paramın Değerini Nasıl Korurum?

Telefonunun alarmı çalıyor ve güzel bir hafta sonunun ardından yeni bir güne uyanıyorsun. Kahvaltını yapıyor, üstünü giyiyor ve tam evden çıkacakken elini cüzdanına atıyorsun ama o da ne?! Cebindeki 200 TL sana sanki 100 TL imiş gibi bakıyor. “N’oldu?” diye soruyorsun, sana dönüp “Ben çok değiştim” diyor. İnsan bu noktada paranın durduk yere nasıl böyle azalabildiğini sormaya başlıyor tabii. Ne olmuş olabilir ki bu 100 TL’ye?

Enflasyon Nedir?

💸 Enflasyon en net tanımıyla fiyatlar genel düzeyinin sürekli ve hissedilir artışını ifade eder. 

😱 Bu, paramızın alım gücünün sürekli olarak azalması demek.

Peki, fiyatlar genel düzeyinin artışı derken neyi kastediyoruz?

Ulusal bir ekonomide üretilen tüm mal ve hizmetlerin genel fiyat seviyesindeki artış olarak da özetleyebiliriz.

  • Bu noktada mal ve hizmetler grubu, tüketicilerin tercihlerine göre hazırlanan bir sepetten oluşur. Aynı nedenle; tek tek ürün veya hizmet grubuna ilişkin veya tek seferlik artışlar enflasyon olarak adlandırılmaz. Bu açıkladığımız fiyat seviyelerindeki sürekli artışlara enflasyon deriz.

Enflasyon bizi nasıl etkiler? Yüksek enflasyonun olduğu bir ülkede satın aldığımız ufak bir sakızdan arabaya kadar her şeyin fiyatında artış yaşanır. Bu artışlar ise aldığımız gelir ve giderlerimiz arasındaki mesafeyi açarak alım gücümüzü günden güne azaltır. 

  • Cebimizdeki 100 lira ile marketten satın aldığımız yedi ürünün aynı para birimi ile artık yalnızca üçünü alabiliyorsak, ne yazık ki bunun sebebi çağımızın yüz karası enflasyon belasından başka bir şey değildir…

🤿 Derine Dal: Enflasyon ölçümlemesi, daha önce kulak aşinalığımız olan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) gibi fiyat endeksleri üzerinden yapılır. 

  • Özel kapsamlı enflasyon göstergelerinden Çekirdek TÜFE, fiyat değişimini hesaplarken çok fazla etkilenen (gıda ve enerji gibi) malları hariç tutar.

Bu ölçümlemeler; aylık, yıllık ve toplam alınacak şekilde yapılabilir. Endeks değerleri üzerindeki değişim ilgili dönemin enflasyon oranını verir.

Tüketici fiyat endeksi; adı üstünde, biz tüketicilerin markete gittiğimizde karşılaştığı fiyat değişimlerini gösterir.

Üretici fiyat endeksi ise enflasyonun üreticilere yansıyan yönünü gösterir. Çalışan maaşları, elektrik, doğalgaz ve petrol gibi enerji maliyetleri ve hammadde fiyatları gibi kalemlerdeki fiyat değişimlerini gösterir.

Enflasyon Verilerini Nasıl Okumalıyız? TÜİK’in açıkladığı son veriler, Türkiye’de enflasyonun Nisan ayında 7,25% artarak yıllık bazda 69,97% olduğunu gösterdi. 

Nisan ayında enflasyonun 7,25% olması, Nisan ayında satın aldığımız tüketim sepetinin fiyatının Mart ayına göre 7,25% arttığı anlamına geliyor. 

Nisan ayında yıllık enflasyonun 69,97% olması ise yine Nisan ayında satın aldığımız tüketim sepetinin fiyatının bir önceki yılın Nisan ayına göre 69,97% arttığı anlamına geliyor. 

  • Yıllık enflasyon, bu iki nokta arasındaki fiyat artışını gösterirken ara aylardaki fiyat dalgalanmalarını yansıtmaz. Kaynak

Enflasyon Neden Yükselir?

Enflasyon; talep, maliyet ve yapısallık kaynaklı yükselebilir.

Talep Enflasyonu: Piyasadaki ürün ve hizmetlere olan talepteki artışın, aynı ürün ve hizmetlerin üretim hızından fazla olmasıyla oluşur. Talepteki bu artış ise faiz oranlarıyla direkt olarak kontrol edilebilir.

📌 Bir örnekle: 5 birim üretilmiş X ürünü için 10 birimlik talep olursa ve üreticiler 10 birimlik talebi karşılamakta yetersiz kalıyorsa, X ürününün kıymeti artar ve bu da fiyatına yansır.

  • Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile ham yağ yüklü gemilerinin Türkiye’ye gelememesi “yağ stokları bitecek” kaygısı oluştururken telaşlanan vatandaşın marketlere akın etmesine sebep oldu. 
  • Stoklar bitecek endişesiyle yağa olan talebin artmasına karşılık, arzın, yani üretimin bu talebe karşılık verememesi ile yağ fiyatlarındaki artış hızlandı.

Maliyet Enflasyonu: Toplam üretimin azalmasıyla mal ve hizmet fiyatlarının yükselmesi sonucu ortaya çıkan enflasyon şeklidir. Temel olarak emtia, gıda, petrol fiyatlarının yükselmesiyle birlikte üretim maliyetlerinin artması ve bunun da bir sonucu olarak üretim miktarının azalmasını ifade eder. Doğal afet, savaş gibi üretimi etkileyen dışsal faktörler de üretim miktarının azalmasına etki ederek maliyet enflasyonununun oluşmasına sebep olur.

📌 Bir örnekle: Hem Rusya’nın Ukrayna işgali hem de Dolar/TL kurundaki artış ile emtia, gıda ve petrol fiyatlarındaki yükseliş sonucunda ortaya çıkan enflasyon, maliyet enflasyonuna iyi bir örnektir. 

  • Kısa bir yolculukla İstanbul – Ankara arası seyahat etmek istediğinizi varsayalım. Özel aracınızla geçen sene arabanızın deposunu ortalama 350-400 liraya doldururken bu sene en az 1.000 liralık bir tutar ödemek sizi şaşırtmasın!

Bugünün Enflasyonu Yarının Enflasyonunu Etkiler Mi? 

🤷🏼‍♀️ Evet.

Bazen beklentilerdeki bozulma, enflasyonda yapısallığa veya yapışkanlığa neden olabilir ve bu durum devir etkisiyle, bugünkü enflasyonun yarınki enflasyona devretmesine neden olur.

Ürün ve hizmetlerin fiyatlarındaki bozulmalar, belirsizliği de artırdığından firmaların geleceğe dair fiyat belirlemelerini zorlaştırır. Dolayısıyla, maliyet koşulları hafiflese bile böyle yapısal sorun veya belirsizlik durumlarında enflasyon düşmeyebilir.

Enflasyon Neyi Etkiler?

Enflasyon her şeyden önce ekonomik güvene ve piyasaya zarar verir. Yüksek enflasyonun sürekli hale gelmesiyle yaşanan ekonomik dalgalanmalar, piyasadaki güveni zedeleyerek para hareketlerinin ve dolayısıyla ticari faaliyetin yavaşlamasına sebep olur.

Enflasyonist ortam, yerel parada aşınma etkisi (değer kaybı) oluşturarak piyasada dolarizasyon oluşmasına sebep olur. 

  • 🔍 Ülkedeki ulusal paranın enflasyon kaynaklı muhtemel değer kaybından korunmak amacıyla vatandaşların yabancı para birimi cinsinden alım-satım yapması ve varlık tutmasına dolarizasyon adı verilir.

Enflasyonist bir ortamda bugün cebinizde bulunan 100 lira, fiyatların sürekli ve hissedilir bir şekilde yükselmesi (enflasyon) nedeniyle yarın aynı alım gücüne sahip olmayacaktır.

Dolayısıyla birikimleri yerel para birimi cinsinden tutmak mantıksız hale gelecek ve yatırımcılar yabancı para birimi cinsinden varlık tutmaya yönelecektir.

Bu durum, yerli paranın daha da değer kaybetmesine neden olacaktır.

📌 Böyle bir enflasyonist ortamın pelerinli tek kahramanı faizlerdir. Enflasyonist ortamda faizleri yüksek tutmak, fiyat istikrarını oluşturarak fiyat artış hızının zaman içinde azalmasını kapsayan dezenflasyon sürecine destek olur. 

Faizler yükselirse yatırımlarınızı yerel para birimi cinsinden yaparak faiz getirisi elde edebilirsiniz. Böylece yabancı para birimlerine olan ilgi, tekrar yerel para üzerine çekilebilir.

Ancak faizleri yükseltmenin de bazı sonuçları elbette olacaktır. 

Faizlerin yükselmesi, firmaların yatırım ve istihdam üzerindeki finansman maliyetlerini artıracaktır. Bu nedenle faizlerin artırıldığı bir dönemde, ekonomik büyüme göstergelerinde yavaşlama gözlenebilir. 

Faizlerin artırılması gibi sıkılaştırıcı para politikaları, tam da bu sebepten ötürü belirli bir dönem uygulandıktan ve sonuçlandıktan sonra terk edilir.

ABD Enflasyon Verisi Neden Önemli?

40 yılın zirvesinden (8,5%) gerileyerek 8,3% seviyesinde açıklanan  ABD enflasyon verisi, küresel piyasalardaki yatırım koşullarını etkileyen temel unsurlardan biridir. ABD’de enflasyonist ortamın devam etmesi, enflasyonla mücadele kapsamında faizlerin artırılmasını beraberinde getiriyor.

🦅 Amerikan Merkez Bankası (FED), geçtiğimiz günlerde faizi 50 baz puan artırarak sıkılaşma yönünde bir adım daha attı. Enflasyonist görünümün sürmesi halinde faiz artırımında enflasyonla mücadele için daha sert önlemleri kapsayan agresif tonda bir tutumun gözlemlenmesi piyasadaki fiyatlamaları etkileyebilir.

Faizlerin artması, ABD dolarının faiz getirisi elde ediyor olması nedeniyle güçlenmesini sağlarken, dolara kıyasla faiz getirisi elde etmeyen altının değer kaybetmesine neden oluyor.

📌 Öte yandan artan faizler sebebiyle yatırımcılar riskli varlıklara olan ilgisini kaybederken faiz getirisi elde edebileceği yerel para birimi cinsinden yatırımlara odaklanır. Böylece riskli bir yatırım aracı olan hisse senetlerine olan talep düşebilir.

Paramın Değerini Nasıl Korurum?

Hadi biraz hayal kuralım!

Diyelim ki dişimizden tırnağımızdan arttırdığımız 500.000 TL değerinde bir paramız, milyonluk da hayallerimiz var. Bu parayı yıllardır hayalini kurduğumuz BMW marka arabayı satın almak için biriktirmiştik. 

Gel gelelim ki yıllar içinde hayalini kurduğumuz BMW marka arabanın fiyatı, bizim birikimlerimizden çok daha hızlı arttı. Yine de hayal bu ya elimizdeki parayı hem koruyup hem de arttırarak arabayı almak istiyoruz.

Ancak piyasa çalkantılı, enflasyon tüm dünyada yükselişte ama Türkiye’de çok daha yüksek, dolayısıyla paramızı TL olarak tutsak alım gücümüz enflasyon karşısında sürekli azalacağı için paramızın değerini koruyamayacağımızı biliyoruz.

Üstelik biz, yalnızca paramızın değerini korumak da istemiyoruz. Aynı zamanda yatırım yaparak gelirimizin bizim için çalışıp bize daha fazla kazandırmasını da istiyoruz. 

Aklımızdan şu geçmez mi? 

Param ile öyle bir yatırım yapmalıyım ki, ekonominin gidişatından bağımsız olarak yatırımım bana getiri sağlasın.

Öyle ya, kötü piyasa koşullarından etkilenmeyecek şirketler de var. Pandemiyi bile lehine çeviren nice şirketler oldu.

Yani doğru yatırım yaparsak satın aldığımız hisse, bize hem dolarla düzenli getiri sağlayabilir (pasif gelir) hem de değerlendikçe de yatırımdan doğan dolar getirimizi artırabilir.

Hangi Hisseler? 

Defansif hisseler, genel piyasa görünümünden bağımsız olarak yatırımcılarına tutarlı temettüler ödeyen ve istikrarlı kazançlar sağlayan hisselerdir.

Defansif hisse sahibi şirketlerin ürünlerine yönelik ekonominin durumundan bağımsız olarak sürekli bir talep vardır. 

  • Örneğin; hem ekonomik bir refah döneminde hem de kriz döneminde temel tüketim ve hijyen ürünlerini almaya devam ederiz. Öte yandan, daha lüks sayılabilecek teknolojik ürünleri daha az alırız. 

Bu nedenle defansif hisseler, ekonomik dönemlerin büyüme, daralma veya kriz gibi çeşitli aşamalarında diğer hisselere göre daha istikrarlı olma eğilimindedir.

Protector & Gamble (PG), Johnson & Johnson (JNJ), Dollar Tree (DLTR) ve Coca-Cola (KO) gibi köklü şirketler defansif hisselere örnek olarak gösterilebilir.

Defansif hisseler değişken piyasa ortamlarında yatırımcılara çok daha fazla istikrar sunuyor.

Genellikle güçlü rekabet avantajlarına ve büyük pazarlarda baskın bir konuma sahip olan defansif hisselerin bağlı olduğu şirketlerin ürün ve hizmetleri de günlük yaşam için olmazsa olmaz konumundadır.

Bu nedenle ekonomiler tökezleme eğiliminde olsa bile defansif hisselerin ayakta kalma olasılığı daha muhtemeldir.

  • Konserve gıda, temizlik malzemeleri ve tuvalet kağıdı satan şirketleri düşünebiliriz.

Olaya bu tarafından baktığınız zaman, ABD Merkez Bankası daha agresif sıkılaştırma politikaları uygulamaya başladığında, defansif hisseler tarihsel olarak genellikle daha az acı çekmişlerdir.

Sonuçta faiz oranları yükselse de düşse de insanların kağıt havluya, elektriğe ve gıdaya aynı oranda ihtiyacı olacak.

Bu yüzden uzun vadeli, riskten kaçınan yatırımcılar için defansif hisselerin istikrarlı yapısı ve bileşik temettüleri, finansal hedeflerine ulaşmaları için ideal bir konumda olabilir.

Kaynak: https://www.getmidas.com/midas-akademi/enflasyon-nedir-paramin-degerini-nasil-korurum/